İklim değişikliği tatlı su balıkları için önemli bir tehdit oluşturuyor

İklim değişikliği, küresel biyoçeşitlilik için büyük bir tehdit oluşturuyor, ancak iklim değişikliği değerlendirmelerinde tatlı su balıkları büyük ölçüde göz ardı edildi. Son yapılan bir çalışma hem su akışını hem de sıcaklığı kapsayan potansiyel iklim aşırılıklarından tatlı su balıklarına yönelik tehdidin kapsamlı bir değerlendirmesini sunmaktadır*. Sonuçlar, küresel ısınmayı sınırlamak için ulusal ve uluslararası taahhütleri yoğunlaştırma ihtiyacının altını çiziyor. 

Son araştırmalar, tatlı su balık türlerinin iklim değişikliğine karşı aşırı savunmasızlığının altını çizmektedir 1,2. Ancak karasal türler daha fazla iklim değişikliği değerlendirmesine tabi tutulmuş olsa da, iklim değişikliğinin tatlı su balıkları üzerindeki potansiyel etkilerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapılmamıştır. Tatlı su habitatlarının hem çok fazla bir şekilde biyolojik çeşitliliğe sahip olduğu hem de insan faaliyetleri ve çevresel değişim tarafından aşırı derecede tehdit edildiği düşünüldüğünde – ki gelecekte antropojenik iklim değişikliğinin giderek daha önemli hale gelmesi beklenmektedir – bu alanda yapılan bir araştırma bilgi boşluğunu dolduracaktır3. Bu araştırma, tatlı su balıklarına yönelik gelecekteki iklim tehditlerinin ilk kapsamlı değerlendirmesini sunmaktadır. Çalışma, Marie Sklodowska-Curie hibe sözleşmesi ve GLOBIO projesi kapsamında Avrupa Birliği’nin Horizon 2020 araştırma ve yenilik programından fon aldı.

Araştırma, sanayi öncesi seviyelere göre + 1,5 °C, 2,0 °C, 3,2 °C ve 4,5 °C olarak bir dizi potansiyel küresel ısınma senaryosunun etkilerini dikkate aldı. Araştırmacılar, bu senaryoların her biri için küresel tatlı sularda gelecekteki akış ve aşırı su sıcaklıklarını modellediler ve tatlı su balıklarına yönelik tehdidi değerlendirdiler. Toplamda, bilinen tüm tatlı su balık türlerinin yaklaşık %90’ını temsil eden yaklaşık 11.500 tür için tehditler araştırıldı.

Çalışma, +3.2 °C’lik bir küresel ısınma düzeyi için sonuçlar sunuyor. Bu rakam 2030 için kararlaştırılan sera gazı emisyonlarında azaltma yapılmazsa, yüzyılın sonu için tahmini ısınma miktarıdır. Bu senaryoya göre, dünyadaki tatlı su balık türlerinin %36’sı bugünkü coğrafi alanlarının yarısından fazlasında mevcut seviyelerin ötesinde iklimsel aşırılıklara maruz kalacak. Eğer sıcaklıkta +2 °C artış olursa verilen oranda %9’luk, sıcaklık1,5 °C artarsa %4’lük bir azalma olacaktır. Araştırmacılar tatlı su balıklarına yönelik iklim tehditlerinin tropik, yarı kurak ve Akdeniz bölgelerinde en büyük olduğunu, ayrıca su sıcaklığındaki artışların, akıştaki aşırı değişikliklerden daha büyük bir risk olduğunu bulmuşlardır.

Avrupa’da araştırmacılar, Akdeniz bölgelerinde gelecekteki iklim tehdidinin sıcak noktalarını belirlediler. Sıcak noktalar, daha düşük ısınma seviyelerinde (1,5 °C, 2,0 °C) güney Avrupa’daki küçük alanlarla sınırlıdır; ancak daha yüksek ısınma seviyelerinde (3,2 °C, 4,5 °C) önemli ölçüde daha büyük hale gelir. Araştırmacılar, Avrupa’nın en büyük nehir sistemleri arasında Tuna ve Don’u (merkezden güney Rusya’ya akan) özellikle hassas su havzaları olarak tanımlıyor.

Eğer doğal kaynakları korumak istiyorsak, iklim değişikliğini azaltmaya yönelik ulusal ve uluslararası taahhütleri sıkı bir şekilde uygulamalıyız. Bu çalışma, küresel ısınmayı mevcut hedeflerin ötesinde sınırlamak için ek çaba sarf etmenin önemine işaret ediyor.

Kaynaklar:

  • Barbarossa, V., Bosmans, J., Wanders, N., King, H., Bierkens M.F.P., Huijbregts M.A.J. and Schipper A.M. (2021). Threats of global warming to the world’s freshwater fishes. Nature Communications, 12: 1701. https:// doi.org/10.1038/s41467-021- 21655-w.
  • Comte, L. and Olden, J. D. (2017). Climatic vulnerability of the world’s freshwater and marine fishes. Clim. Change 7: 718–722.
  • van Vliet, M. T. H., Ludwig, F. and Kabat, P. (2013). Global streamflow and thermal habitats of freshwater fishes under climate change. Change 121: 739–754.
  • Dudgeon, D. et al. (2006). Freshwater biodiversity: importance, threats, status and conservation challenges. Rev. 81(2): 163–82.