Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Çevre Anlayışı: İnancın Ekolojiyle Buluşması
Prof. Dr. Zafer Ayvaz
Özet
Hocaefendi’nin ekolojik yaklaşımı, klasik çevreciliğin ötesinde, Kur’an merkezli bir çevre ahlakı inşasını hedeflemektedir. Gülen, kâinatı ilahi bir kitap gibi okumakta ve insanı bu kitabın sorumlu okuyucusu ve koruyucusu olarak konumlandırmaktadır. Bu makalede, Fethullah Gülen’in ekolojik düşüncesi eserlerinden yapılan atıflarla ele alınmış, çevre bilimlerinin temel ilkeleriyle ilişkilendirilerek çağdaş ekolojik paradigmalara olan katkısı analiz edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Fethullah Gülen, ekoloji, çevre ahlakı, tabiat kitabı, hilafet sorumluluğu, israf, ekolojik denge
1. Giriş
Günümüzde çevre krizleri sadece teknik çözümlerle değil, aynı zamanda değer temelli yaklaşımlarla da ele alınması gereken çok boyutlu sorunlardır. Hocaefendi’nin yaklaşımı bu anlamda dikkat çekicidir çünkü o, çevreyi sadece fiziksel bir gerçeklik değil, aynı zamanda ahlaki ve metafizik bir emanet olarak görmektedir (Gülen, 2008). Gülen’in çevre anlayışı, insanın varlıkla kurduğu ilişkinin manevi ve sorumluluk temelli boyutlarını vurgulamaktadır.
2. Kâinat Kitabı ve Ekolojik Denge
Gülen’e göre kâinat, Allah’ın yaratıcı sıfatlarının sergilendiği büyük bir kitaptır (Gülen, 1999). Bu bakış açısı, İslam düşüncesinde yer alan “kâinat kitabı” metaforunun bir uzantısıdır. Ekolojik denge, bu kitabın içindeki düzenin bir sonucudur. Her bir varlık, kendisine verilen görev doğrultusunda hareket ederek genel dengeye katkı sunar. Tabiatın bu şekilde okunması, doğayı bir meta olarak değil, kutsal bir emanet olarak değerlendirmeyi sağlar. Gülen’in bu perspektifi, çevre bilimindeki sistem yaklaşımıyla paralellik göstermektedir (Gülen, 1996).
3. Hilafet Sorumluluğu ve İmar Vazifesi
Kur’an’da geçen “halife” kavramı, Gülen’in çevre etiğinin temel taşıdır (Gülen, 2021). İnsan, doğa üzerinde tasarruf yetkisi olan ama bu yetkiyi Allah adına sorumlu bir şekilde kullanması gereken bir varlıktır. Bu anlayış, modern çevre hukukunda geçen “emanet etiği” ile örtüşmektedir. Gülen’e göre bu sorumluluk, sadece doğayı korumakla sınırlı değildir; aynı zamanda doğanın potansiyelini ortaya çıkarmak ve insanlığın faydasına sunmak da bu kapsamda değerlendirilir. Ancak bu tasarruf asla fıtrata aykırı olmamalıdır.
4. Tabiî Afetler ve Ahlaki Denge
Gülen, çevre felaketlerini sadece doğal olaylar olarak değil, aynı zamanda toplumsal ahlakın bir sonucu olarak da yorumlamaktadır. Ona göre, insanlığın doğayla olan ilişkisi bozuldukça, doğa da buna tepki verir (Gülen, 1990a). Bu düşünce, modern çevre biliminde “ekolojik geri bildirim” kavramıyla örtüşmektedir (IPCC, 2023). Gülen, afetlerin nedenini yalnızca teknik sebeplere değil, insanın manevî dejenerasyonuna da bağlar. Bu yaklaşım, insanın doğayla olan ilişkisini yeniden inşa etmesi gerektiği mesajını verir.
5. Temizlik, Kuddûs İsmi ve Tabiatın Arındırıcı Rolü
İslam’da temizlik sadece fiziki değil, aynı zamanda metafizik bir değerdir. Gülen, Kuddûs ismini merkeze alarak, doğanın bizzat kendisinin bir temizlik mekanizması olduğunu ifade eder (Gülen, 2008). Toprağın, suyun, havanın ve canlıların birbirine bağlı bu temizlik işleyişi, modern çevre mühendisliğinde doğal arıtma süreçlerine denk gelir. Gülen, tabiatı bu yönüyle Allah’ın Kuddûs isminin bir yansıması olarak görür ve her unsurun bir görevi olduğunu vurgular.
6. Hadisler Işığında Çevre Ahlakı
Gülen, Peygamber Efendimiz’in (SAV) çevreye ilişkin uygulamalarını modern çevrecilik açısından değerlendirmektedir. Medine’nin yeşillendirilmesi, su kaynaklarının korunması, hayvanlara merhamet, çöplerin düzgün şekilde bertaraf edilmesi gibi uygulamalar, Gülen’in çevre anlayışında önemli yer tutar (Gülen, 2008). Bu uygulamalar, çevre biliminin alanları olan kentsel planlama, atık yönetimi ve biyoçeşitlilikle örtüşür. Gülen, bu hadisleri sadece dini nasihatler olarak değil, aynı zamanda modern çevre etik ilkeleriyle uyumlu referanslar olarak görmektedir.
7. Tüketim Ahlakı ve İsraf Yasağı
Gülen’e göre israf, sadece bireysel bir kusur değil, aynı zamanda toplumsal bir ifsad nedenidir. Enerji israfı, su israfı, gıda israfı gibi çevresel zararlar, insanın hem ahlaki hem de ekolojik sorumluluğunu ihlal eder (Gülen, 2008). Bu bağlamda Gülen, sade yaşamı, ihtiyaç kadar tüketimi ve kaynaklara saygılı olmayı teşvik eder. Bu bakış açısı, çevresel sürdürülebilirliğin temel ilkelerinden biridir. İsrafın yasaklanması, hem Kur’anî hem de ekolojik bir ilkedir.
8. Sonuç
Fethullah Gülen’in çevreye dair düşünceleri, İslamî gelenekten beslenen özgün bir çevre etiği çerçevesi sunmaktadır. Bu çerçevede insan, doğa ve ilahi irade arasında ahenkli ve sorumlu bir ilişki inşa edilir. Gülen’in çevre anlayışı, ekolojik krizin çözümünde sadece teknik değil, manevi ve ahlaki boyutların da dikkate alınması gerektiğini göstermektedir. Bu yaklaşım, çevre bilimlerine anlam derinliği kazandıran, disiplinlerarası bir köprü işlevi görebilir.
Kaynakça
Gülen, F. (1990a). Tahrip Edilen Tabiat. Sızıntı, 11(132).
Gülen, F. (1996). Evrendeki Düzen ve Ahenk. Yeni Ümit, 31.
Gülen, F. (1999). Tabiattaki Güzellikler. Yağmur, 4.
Gülen, F. (2008). Mü’min Ufkunda Çevre. Herkul.org. https://herkul.org/bamteli/mu-min-ufkunda-cevre/
Gülen, F. (2021). Yeryüzünde İnsana Düşen Görev. Herkul.org. https://herkul.org/kirik-testi/insanin-hilafet-sorumlulugu/
IPCC. (2023). Climate Change Synthesis Report. https://www.ipcc.ch/report/sixth-assessment-report-cycle/