KUZEYİN VENEDİK’İ Wrocław

Polonya’nın dördüncü büyük şehri, Aşağı Silezya Voyvodalığının başkenti ve 2016 yılında Avrupa Kültür Başkenti olan Wrocław (okunuşu Vrosvav) gerçekten görülmeye değer bir kent. Odra Nehri üzerinde yer alan kent ülkenin büyük bir sanayi, iletişim, bilim ve sanat merkezidir.

Wrocław her köşe başında karşınıza çıkan 200’e yakın cüce heykeli, üniversitesi, kanalları ve adalar üzerinde Venedik’i hatırlatan konumu ile Polonya’nın gerçekten güzel şehirlerinden biridir. Kent ayrıca edebiyat dalında UNESCO yaratıcı şehirler ağına kabul edilmesiyle de adını duyuruyor.

Nazi döneminde şehirdeki Yahudilerin çok büyük bir bölümü toplama kamplarına yollanmış. Şehirdeki Polonya kültürüne ait tüm izler Almanlar tarafından yok edilmiş. Hitler burayı Nazilerin kalesi olarak ilan etmiş. Şehir II. Dünya Savaşı’nda en büyük yıkımları yaşayan yerlerden biriydi. Savaşın sonunda kentin %70’i yok olmuştu. Buna rağmen koruduğu gelenekleri ve değerleriyle 2016 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçildi. “Cüceler Şehri” olarak nam salmış şehri turlarken keşfedilecek harika noktalar, değerli tarihi mekânlar ve eğlenceli duraklar bulacaksınız.

Wroclaw, bir köprü sistemi ile birbirine bağlanan on iki adadan oluşan bir şehirdir. Kentte toplam 112 köprü var. Şehir günümüze kadar orta çağ mimarisinin güzelliğini korumayı başarmıştır.

Stare Miasto (Eski Şehir)

Turistlerin mutlaka uğradığı yerlerin başında gelen bu bölge, birbirinden güzel kafe, restoran ve alışveriş yapılabilecek küçük dükkânlarla doludur. Bölgede yer alan Rynek (Pazaryeri) Meydanı, Avrupa’nın en büyük alanlarından biridir. Şehrin sembolü görkemli Belediye Binası (Ratusz) bu meydanda bulunuyor. Bina günümüzde müze olarak hizmet veriyor.

Meydanda bulunan St. Elizabeth Kilisesinin 91 metrelik kulesinden 300 basamak tırmanarak şehrin renkli yapılarını tepeden izlemek mümkün. Kilise 12. yüzyıla tarihleniyor.

Plac Solny (Tuz Meydanı)

1242 yılında yapıldığı tahmin edilen Plac Solny Moğol istilası sonrasında tekrar inşa edilmiş. Burada Orta Çağ’dan 19. yüzyıla kadar Wieliczka ve Halicz’deki madenlerden çıkarılan tuzun ticareti yapılıyormuş. O nedenle burası Tuz Meydanı olarak anılıyor.

Katedral Adası, Polonya’daki adıyla Ostrow Tumski, kentin en çarpıcı binalarından bazılarına ev sahipliği yapıyor. Adada bulunan ana nokta olan, ikiz kulelere sahip Aziz John Katedrali’nin yanında 3 kilise, 2 manastır ve küçük bir de saray bulunuyor. Orta çağ kasabalarını andıran bu ada, gezenleri tarihte bir yolculuğa çıkarıyor. Kentin en eski bölgesi olan bu adanın tarihi 900’lü yıllara uzanıyor. Bölgede bulunan sokak lambaları elektrikli değil, gazlı. Akşamları bir belediye görevlisi Orta Çağ giysileri giyerek bu lambaları yakıyor.

Tumski Köprüsü

Avrupa’nın pek çok şehrinde olduğu gibi Odra Nehri üstündeki Tumski Köprüsü’nde, binlerce asma kilit var. İnsanlar sevgi dileklerini dileyip kilitleri bu köprüye asmışlar ve bütün köprü asma kilitlerle kaplanmış. Bu adayı ile Wyspa Piasek (Kum Adası) ile birbirine bağlayan yeşil renkli çelik köprünün tarihi 1889 yılına kadar gidiyor. Kilitlerin ağırlığı yüzünden köprü zarar görmeye başlayınca toplatılmasına karar verilmiş ancak halk buna karşı çıkmış.

Ballestrem Sarayı

19.yy’den kalma bir saray olan Ballestrem, zengin bir Silezya ailesine aitmiş. II. Dünya Savaşı’ndan sonra işgal edilen ve yıkılan bina, 2012 yılında satıldıktan sonra yenilenip bugünkü haline getirilmiş. Kendi görkemini bulunduğu caddeye de taşıyan saray, sergilenen orijinal eserler ve süslemelerle görülmesi gereken yerler arasında bulunuyori

Hansel ve Gretel

Rynek’in kuzeybatı köşesinde, Jas ve Małgosia (Yas ve Mavgoşa) adındaki iki büyüleyici ev var, ancak bu evler daha çok Hansel ve Gretel olarak biliniyor. İki binayı birbirine bağlayan barok tarzı bir kemer bulunuyor ve kemerde Latince “ölüm hayatın geçidi” yazıyor. 16. ve 18. yüzyıl yapımı olan binaların kemeri el ele tutuşan bir çiftle özdeşleştiriliyor.

Ogrod Japonski (Japon Bahçesi)

Japon ve Asya florasına ait birçok bitkinin ve ağacın bulunduğu bu bahçe aynı zamanda birbirinden otantik köprülerle dolu. Şehrin kalabalığından uzakta vakit geçirmek isteyenler için ideal bir mekân burası. Ayrıca muazzam sazanlara ve farklı balık türlerine sahip bir gölet manzarasının keyfini çıkarmak da mümkün. 1960 da açılan ilk bahçıvanlık fuarı olan EXPO Florida Dünya Fuarı’ndan çok önce 1913’te kurulan Japon Bahçesi savaş yıllarında kaderine terk edilmiş ve 1994’e kadar ıssızlık içinde kalmıştı. Savaş sonrasında Japonya’dan gelen uzman bahçıvanlar bahçenin tekrar eski görkemine kavuşmasına yardımcı oldu. Bugün, süs bitkileri ve çiçekler yanında Japon tarzı güzel köprüler, fenerler ve heykelleri burada görebilirsiniz.

Wallenberg-Pachaly Sarayı

1785-1787 yıllarında Wallenberg-Pachaly ailesi için inşa edilen bu bina, klasik dönemin en seçkin Avrupalı mimarlarından biri olan Alman Carl Gotthard Langhans tarafından tasarlanmıştır. Langhans, Kamienna Góra’dan geldi ve uzun yıllar Wroclaw’da yaşadı. Eski Prusya’da birçok saray, kilise ve kamu binasını tasarladı. Berlin’deki Brandenburg Kapısı en ünlü eseri olarak kabul edilmektedir. Bu saray Alman klasisizminin olağanüstü bir örneğidir.

Opera Binası

1841 yılında Carl Gotthard Langhans’ın oğlu Carl Ferdinand Langhans’ın tasarımına göre inşa edilen Opera Binası, 1600 kişilik kapasiteye ve ihtişamlı bir mimariye sahiptir. Oldukça şık bir tarzı bulunan bu binada bir konser dinleyebilirsiniz.

Ossolineum

1827’de Jozef Maksymilian Ossolinski tarafından bir Polonya enstitüsü olarak Lviv’de kurulan Ossolineum, Polonya kültürünün en önemli merkezlerinden biriyken II. Dünya Savaşı’ndan sonra Polonya’nın sınırları değişti ve Lviv Sovyetler Birliği’nin bir parçası oldu. Savaştan sonra 1944’te, koleksiyonun değerli bazı parçaları- toplam yaklaşık 11.000 eski baskı, çizim ve el yazması, ünlü Pan Tadeusz’un el yazması dahil- Polonya’ya taşındı ve sonra bu enstitü Wrocław’da tekrar faaliyete geçti. Ülkedeki en eski ve büyük bilimsel kütüphanelerden biri olan bu kurum bilim ve yayıncılık alanında çalışmalar yürütmektedir.

Tiananmen Meydanı Kurbanları Anıtı, 1989 yılında Çin halkının Tiananmen Meydanı’nda verdiği mücadele anısına yapılan hayli çarpıcı bir anıttır.

Balmumu Müzesi

James Bond serisiyle tanınan Daniel Craig ve efsanevi Kleopatra’dan Michael Jackson ya da Shrek film karakterlerine kadar pek çok tanıdık simayı göreceğiniz bu müzede eğlenceli dakikalar geçirebilirsiniz.

Wrocław Cüceleri

Efsanelere konu olmuş cüce heykelleri her yerde karşınıza çıkabiliyor. Sokaklarda yürüdüğünüzde farklı konseptlere bürünmüş yüzlercesini görebilirsiniz. Sayıları 400 ‘e yaklaşan cüceleri bazen bir sokak lambasına tırmanırken, bazen bir bankamatikten para çekerken, bazen nehir kenarında balık tutarken, bazen de bir fast food zincirinin önünde bir kova kızarmış tavuk yerken görebilirsiniz. Hatta bir otelin önünde yatağında yatan bir cüce, eczanenin önünde eczacı bir cüce, itfaiyeci cüce ve mahkûm cüce gördüğünüzde de şaşırmayın. 1980’li yılların Polonya’sında komünist hükümeti yeren,  kendilerine Alternatif Turuncu  adını veren bir grup öğrencinin başlattığı bu haraketin seçtiği sembol cüceydi.  Alternatif Turuncular, ilk bakışta garip gelse de aslında barışçıl ve bir o kadar da etkili yol bulmuşlardı. Komünizm dönemi sonrasında halk bu heykelleri benimsemiş ve sahip çıkmıştı. Artık onlar kentin yerlisi.

Więzienna Caddesi

Rynek meydanından Wrocław Üniversitesi’ne giden bu cadde üzerinde İtalyan tarzında restoran, kafeler var. Bu sokak genelde üniversite gençleriyle dolup taşıyor.

Wrocław Üniversitesi

Kentin bir kültür şehri olmasının en büyük öncüsü ve nedeni olan üniversite, gösterişli bir binaya sahiptir. 1702’den beri faaliyet gösteren ve Orta Avrupa’nın en eski üniversitelerinden biri olan bu üniversite kentin kültürel bir merkez olmasında en büyük katkıyı sağlamıştır. An yapısı 1728 ile 1742 yılları arasında inşa edilmiştir. Theodor Mommsen, Philipp Lenard, Eduard Buchner, Paul Ehrlich, Fritz Haber, Friedrich Bergius, Erwin Schrödinger, Otto Stern and Max Born gibi 9 Nobel Ödülü kazanan kişi bu üniversiteden mezun olmuştur. Bugün, Wrocław Üniversitesi’nde 150 çalışma alanı, 22.000 öğrenci, 900 doktora öğrencisi ve yaklaşık 2.000 araştırmacı, öğretim görevlisi ve öğretici bulunmaktadır. 500’den fazla profesör 300’e yakın bilimsel bölümde çalışmaktadır. 20’den fazla laboratuvar ve 160 araştırma merkezi vardır. Adeta küçük bir şehir gibi olan bu üniversitenin akademik topluluğu 30.000 kişiye ulaşmaktadır.

Wrocław Üniversitesi Botanik Bahçesi.

Bu botanik bahçesi ülkenin en eskilerinden biridir. Yaz aylarında parkta uçan çok güzel kelebekler vardır. İçinde balıkların olduğu havuzlar ve büyük bir göletin de bulunduğu bahçe çeşitli peyzaj kompozisyonları ile dekore edilmiştir. 

Etnografya Müzesi

Burası Wrocław’daki en ünlü ve ilginç müzelerinden biridir. Müze, günlük hayatın, sanat eserlerinin, el sanatlarının ve eski eşyaların farklı bir koleksiyonunu içerir.

Piwnica Świdnicka

Avrupa’nın en eski restoranı olan bu mekân 1275’ten beri Pazar Meydanı’nda, Eski Belediye Binası’nın bodrum katında hizmet vermektedir. 1731 tarihli vakayinameye göre, burada kağıt oynamak, sigara içmek ve küfür etmek yasaktı. 1939’dan önceki verilere göre, bodrum katında, 8’i aşçı ve 45’i garson olmak üzere 110 kişinin hizmet verdiği 700 misafir ağırlanabiliyordu.

Stare Jatki

Stare Jatki Orta Çağ’da kasaplar çarşısıydı. 20. yüzyılın sonunda burada sanat stüdyoları ve galeriler açıldı. 1997 yılında, Jatki’nin eski işlevinin anısına, sokağın girişinde “Kesilen Hayvanların Onuruna” bir anıt dikildi. 1 Ağustos 2005’te Jatki’de Wrocław’ın cücelerinden biri olan “Kasap” dikildi. Günümüzde burası hediyelik eşya, heykel ve resim galerileriyle ve mağazalarla doludur.

Książ Kalesi

Wrocław’daki tarihi yerler arasında, en ilginçlerinden biri, 13. yüzyılın sonlarında inşa edilen Książ Kalesi’dir. Bu görkemli kaleyi 1508’de satın alan Hochberg ailesi, 400 yıldan uzun bir süre 1941’e kadar buraya sahip olmuştu. Burası İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler’in merkezi oldu. Führer’in özel yatak odası olması gereken yere doğrudan bağlanan 50 metrelik bir asansör boşluğu da dahil olmak üzere, kalenin altına iki kilometrelik gizli tüneller kazıldı. Bu tüneller aracılığıyla Książ Kalesi, çevredeki Sowie Dağları’nın altına gizlenmiş muazzam, çok gizli bir Nazi askeri birlik olan ‘Riese’ Kompleksi’ne dahil edilecekti. 1945’ten sonra Polonya hakimiyetine geçen kalenin son restorasyonu 2005 yılında tamamlandı. Şimdi, ziyaretçiler buranın en lüks odalarına girebilir, pitoresk bahçede gezebilir ve kaledeki bir restoranda yemek yiyebilirler. Kalenin bazı salonları çeşitli sergiler düzenlemek için kullanılıyor ve ayrıca kale arazisi içinde popüler bir binicilik merkezi de var. Hava müsait olduğunda, kaleyi çevreleyen Książ Peyzaj Parkı çevresinde bir yürüyüş, ziyaretinizi tamamlamanın iyi bir yolu olabilir.