Türkiye’nin İlk İklim Davası Kurutulan Marmara Gölü’nün Balıkçıları Adına Açıldı
Manisa’nın Saruhanlı, Salihli ve Gölmarmara ilçeleri arasında bulunan Marmara Gölü tamamen kurudu. Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından 1945’te tarımsal sulama amacıyla oluşturulan Marmara Gölünden, ortalama yıllık 150 milyon metreküp su Gediz Ovası’na verilerek, Menemen’e kadar sulanıyordu.. Çevresindeki 7 köy bu gölden balık avlayarak geçiniyordu. Göldeki suyun yoğun olduğu dönemlerde senede ortalama 90 ton balık çıkardıklarını belirten Gölmarmara ve Çevresi Su Ürünleri Kooperatifi üyesi Rafet Kerse; “2016 yılında Gördes Barajı suyumuzu tutmaya başladı. Gölün ana kaynağı Gördes Çayı’ydı. Gördes Çayı Gördes Barajı’nda tutulunca gölümüz 2021 yılında tamamen kurudu. Bizim balıkçılık faaliyetlerimiz 2019 Ağustos ayında sona erdi.
Tepeli pelikan ve karabatak gibi nesli tehlikede 101 farklı türden 20 bin su kuşuna ev sahipliği yapan ve sazan avlanan gölde, kayıklar karaya oturdu, balıkçılık bitti. Zemininde derin yarıkların oluştuğu göl, ayrıca çiftçilerce işgal edilip tarıma açıldı.
Bu yaşananlar yetmiyormuş gibi kamu idaresinin, kuruttuğu göl sebebiyle balıkçı kooperatifinden kira bedeli talep etmesi ve kooperatife ödeme emri göndermesi, bardağı taşıran son damla oldu.
Yaşanan sorunu basit bir kira borcu olarak görmeyen Altıparmak Hukuk Bürosu, Marmara Gölü balıkçılarının avukatlığını “pro-bono” yani toplum yararına bir hukuk hizmeti olarak üstlendi. Hukuk Bürosu; Marmara Gölü’nün, Türkiye’nin BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi‘nden ve Paris İklim Anlaşması‘ndan kaynaklı taahhütlerine tamamen aykırı politikaları sonucunda kuruduğunun ve bu kurumadan kamu idarelerinin sorumlu olduğunun tespiti için, Manisa İdare Mahkemesi’nde Türkiye’nin ilk iklim davasını açtığını duyurdu.
Altıparmak Hukuk Bürosu tarafından yapılan açıklamada:
“İklim davaları, hükümetleri ve şirketleri iklim değişikliğiyle mücadeleye aykırı politikaları, kararları ve ataletleri nedeniyle sorumlu tutmak ve hesap vermelerini sağlamak üzere açılan, stratejik öneme sahip davalardır. Ekim 2021’de onaylanan Paris İklim Anlaşması‘yla birlikte, iklim değişikliği ile mücadelede 2053 yılında sıfır karbon taahhüdünde bulunan Türkiye’nin, bu taahhütlerine uyabilmesi için sadece fosil tabanlı gazların atmosfere salımını sınırlaması yetmiyor. Aynı zamanda, karbon yutak alanları olarak kabul edilen ve küresel ısınmaya yol açan gazları tutan alanları korumak, bozulanları rehabilite etmek ve hatta sayılarını çoğaltmak zorunda.
Karbon yutak alanları olarak kabul edilen alanların başında sulak alanlar geliyor. Marmara Gölü, 2017 yılında ulusal öneme haiz sulak alan ilan edilmiştir ve bu özelliği ile korunması gereken bir karbon yutak alanıdır. Ancak kamu idaresinin iklim değişikliği ile mücadele taahhütlerine aykırı politikaları, Marmara Gölü’nde tahribata yol açmış ve bir sulak alanı yok etmiştir.” ifadeleri yer aldı.
Davacı balıkçı kooperatifinin avukatlarından Cem ALTIPARMAK, açılan davaya ilişkin değerlendirmesinde “Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadeledeki sorumluluklarını görünür kılmak ve bu sorumluluklara aykırı davrandığını tespit ettirmek için, bu davayı bir iklim davası olarak açtık. Bu davada, devletin hatalı ve plansız su politikalarının gölün kurumasına yol açtığını, sorumluluğun tamamen idarede olduğunu ve bunun sonucunda ortaya çıkan zararlardan da idarenin sorumlu olduğunu ispatlayacağız.” şeklinde konuştu.
İklim ve çevresel adalet açısından gerçek bir toplumsal ve yargısal dönüşümün, stratejik nitelikteki iklim davaları ve yargısal araçların etkin kullanımı ile sağlanabileceğini söyleyen Av. Özlem ALTIPARMAK ise, “Bu dava, iklim davası olarak bir ilk niteliğinde. Ancak Türkiye, iklim değişikliği ile mücadele için etkin bir strateji ve eylem planı oluşturup uygulamadığı sürece, bu iklim davalarının devamı mutlaka gelecektir.” dedi.