Ukrayna’daki Savaş Doğal Yaşama Zarar Veriyor

Prof. Dr. Zafer Ayvaz

Rus kuvvetleri Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgal ettiğinden beri, dünyanın dikkati ülkenin yoğun bombardımana tutulan şehirlerine çevrildi. Ancak ekolojik bir geçiş bölgesinde yer alan Ukrayna, aynı zamanda çok canlı sulak alanlara, ormanlara ve geniş bir bakir bozkır alanına da ev sahipliği yapıyor. Rus birlikleri ülkenin korunan doğal alanlarının üçte birinden fazlasına girdi orada askeri operasyonlar yürüttü. 

Bu bölgedeki askeri faaliyetler, uzaydan görülebilecek kadar büyük yangınlara yol açarak kritik kuş üreme habitatlarının yok edilmesi konusunda endişelere yol açtı. Geçmişteki çatışmalar üzerine yapılan araştırmalar, Ukrayna’daki savaşın derin bir çevresel etkiye sahip olabileceğini gösteriyor. 

Ukrayna’nın güney kıyısındaki Karadeniz Biyosfer Rezervi, göçmen kuşlar için adeta bir cennettir. 120.000’den fazla kuş kışı bu kıyılarda uçarak geçirir.  Ak kuyruklu kartal, kırmızı göğüslü büyük tarakdiş ve kara kanatlı uzunbacak korunan sulak alanlarda yuva yapan nadir türlerden sadece birkaçıdır. Buradaki koruma alanı aynı zamanda nesli tükenmekte olan kumlu kör köstebek faresine, Karadeniz afalina yunusuna, nadir çiçeklere, sayısız yumuşakçalara, düzinelerce balık türüne ev sahipliği yapıyor. Savaşlar yaşam alanlarını yok eder, doğal yaşamı öldürür, kirlilik oluşturur ve ekosistemleri tahrip eder. Çevre, çatışmaların sessiz kurbanıdır.

Savaşların Çevreye Etkisi

2009 yılında Dr. Hanson ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışma, 1950’den 2000’e kadar, dünyanın en büyük silahlı çatışmaların %80’inden fazlasının, biyolojik çeşitliliğin sıcak noktalarında, yerli türler açısından zengin ancak tehdit altında olan bölgelerde gerçekleştiğini gösterdi (1).

Savaşın ekolojik etkisi hakkında büyük ölçekli çok fazla araştırma yok, ancak 2008 de Nature dergisinde yayınlanan bir çalışmada, silahlı çatışmanın Afrika’nın korunan bölgelerindeki doğal hayattaki azalmalarla ilişkili olduğunu bulundu (2). Savaşlar tabiatta derin hasarlara neden oluyor. Askerler siperler kazıyor, tanklar bitki örtüsünü düzleştiriyor, bombalar arazileri tahrip ediyor ve patlayıcılar yangınlar oluşturuyor. Silahlar havaya zehirli gazlar ve partiküller yayıyor ve ağır metalleri toprağa ve suya aktarıyor. 2011 yılında bilim adamları, 1. Dünya Savaşı’nın büyük bir savaş alanı olan Belçika’nın Ypres çevresindeki bazı bölgelerde toprakta kurşun ve bakır seviyelerinin hala yüksek olduğunu tespit ettiler (3).

Ukrayna, kimyasal tesisler, bunların depolama tesisleri, petrol depoları, kömür madenleri, gaz hatları ve hasar gördüğünde çok büyük miktarda kirlilik açığa çıkarabilecek diğer sanayi alanları ile doludur. Bu gerçekten kimyasal silah kullanmaya benzetilebilir. Ruslar belki buralara zehirli maddeler getirmediler, ancak Ukrayna topraklarında bulunanları çevreye saldılar. Bir de nükleer tehlike mevcut. Ukrayna’nın dört santralinde 15 nükleer reaktörü bulunuyor. Bunların en büyüğü yoğun çatışmaların yaşandığı bölgede yer alıyor. Nükleer santrallerin yakınındaki askeri eylemler, yalnızca Ukrayna’da değil, aynı zamanda sınırlarının çok ötesinde geniş alanların büyük ölçekli radyoaktif kirlenmesine yol açabilir. Nükleer atık depolarının zarar görmesi de önemli ölçüde kirlenmeye neden olabilir.

Bilim adamları, 1986’daki Çernobil nükleer santralindeki felaketten bu yana büyük ölçüde terk edilmiş olan Çernobil çevresindeki radyasyonun hayvanlar ve ekosistemler üzerindeki uzun vadeli etkilerini araştırdılar. Bölgede yapılan araştırmalar, radyasyonun sadece tek tek hayvanlarda deformasyonlara neden olmadığını, tüm popülasyonları etkilediğini ortaya koydu (4). Radyoaktif bölgelerde organizmaların bolluğunda ve çeşitliliğinde çarpıcı düşüşler görüldü. Çernobil yasak bölgesindeki Rus askeri faaliyeti oradaki koşulları daha da kötüleştirmiş olabilir. Yangınlar yerel bitki örtüsünde yakalanmış olan radyoaktif parçacıkları serbest hale geçirerek tehlikeyi artırabilir. 

Askeri faaliyet, yaban hayatında sağlanan toparlanmayı da tehdit etmiş olabilir. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı USAID tarafından hazırlanan Ukrayna Biyoçeşitlilik Analizine göre (5), insanlar büyük ölçüde yaban hayatıyla mesafelerini korudukları için, bölgede bulunmayan büyük türler tekrar geri gelmeye başladı. Boz kurtlar, kızıl tilkiler, rakun köpekleri, vaşaklar, yaban domuzları ve yaklaşık yirmi yıl önce bölgeye getirilen nesli tükenmekte olan Prezewalski yaban atları yasak bölgede yaşıyorlardı. Ancak Rusların bu bölgeyi ele geçirmesi muazzam bir rahatsızlık oluşturdu, gürültü ve aktivite muhtemelen hayvanları buradan uzaklaştıracaktır.

Savaşların doğal yaşama verdiği zararlar

Savaşlar genellikle ekonomik ve gıda yetersizliğine neden olur ve sivilleri hayatta kalmak için vahşi av hayvanları gibi doğal kaynaklardan daha fazla yararlanmaya iter. Bazı silahlı kuvvetler, birliklerini beslemek için vahşi hayvanlardan faydalanır veya faaliyetlerini finanse etmek için fil dişleri ve gergedan boynuzları gibi değerli hayvan parçalarını toplarlar.

1975’te Angola’da iç savaş patlak verdikten sonra, ülke kaçak avlanmayla mücadele devriyelerini askıya alındı. Barselona Üniversitesi’nden savaşın etkilerini inceleyen biyolog Franciany Braga-Pereira, çatışmanın otomatik silahlara erişimi artırdığını ve sonuçta bufalo, antilop ve diğer türlerin sayısında ciddi bir azalma olduğunu tespit etti (6). Savaş zamanındaki avcılık, çoğu ekosistemlerini şekillendirmede kritik rol oynayan büyük memeliler üzerinde orantısız bir zarara yol açmaktadır. Mozambik’te 1977’den 1992’ye kadar süren iç savaşı sırasında, Gorongosa Milli Parkı’nda filler, zebralar, su aygırları ve bufalolar dahil dokuz büyük otobur türünün nüfus yoğunluğu %90’dan fazla azaldı (7).

Ayrıca doğal peyzaj boyunca oldukça istilacı bir çalının yayılışında artış görüldü (8). Bu arada etobur popülasyonlarda çöküş yaşandı, leoparlar ve Afrika yaban köpekleri milli parktan kayboldu (9). Gıda sıkıntısı ve ekonomik istikrarsızlık yabani hayvanları da tehdit ediyor. Sovyetler Birliği’nin yıkılışından sonra 1991’de Rusya’da artan yoksulluk geyik, yaban domuzu ve boz ayıların sayısında azalmaya sebep oldu (10). Özellikle yaban domuzları 1991 ve 1995 yılları arasında yaklaşık %50 azaldı. Ruslar bunların yarısını avlayıp yedi.

Bu bulgular, Ukrayna’daki savaşın gıda kıtlığına sebep olduğu her yerde, hatta aktif savaş bölgelerinin dışında bile yaban hayatının risk altında olabileceğini göstermektedir. Nesli tükenmekte olan Saiga antilopları ve Przewalski atları da dahil olmak üzere otobur sürüleri, şu anda Rus kuvvetleri tarafından işgal edilen Askania-Nova koruma alanında yaşıyorlar. Bir hayvanat bahçesini de içeren bu koruma alanındaki hayvanların çoğu, kışın ve ilkbaharın başlarında insanlar tarafından ek beslenmeye ihtiyaç duymaktadır. Ancak savaş şartlarında buna imkân yoktur.

Yeniden Yapılanma

Savaşın verebileceği zararlara karşın, bazı durumlarda insan çatışmaları doğa için bir kalkan sağlayabilir. En ünlü örnek, Kuzey ve Güney Kore arasında tampon görevi gören ince bir toprak şeridi olan Kore’nin Askerden Arındırılmış Bölgesi’dir. Burası muhafızlar, çitler ve kara mayınlarıyla korunan, insanlara tamamen kapalı bir bölgedir. Ancak burası insanların yokluğunda, kızıl taçlı ve beyaz enseli turnalar, Asya kara ayıları ve Sibirya kaplanları da dahil olmak üzere nadir bulunan flora ve fauna için bir sığınak oluşturdu. Mayınlar daha büyük kara hayvanları için tehlike oluşturmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Kuzey Denizi’ndeki ticari balıkçılık, balıkçı teknelerine el konulması ve hareketlerinin kısıtlanması nedeniyle neredeyse tamamen durdu. Bu da birçok balık türünün popülasyonunun artmasına yol açtı. Ancak bu gibi kazanımlar geçici olabilir. Nikaragua’daki iç savaşının ilk yıllarında, ülkenin Atlantik kıyısındaki ormanlar, insanlar çiftliklerini terk edip kaçtıkları için yeniden büyüdü. Ancak savaş sona erdiğinde, bölge sakinleri geri döndü ve ormansızlaşma yeniden başladı; Bilim adamları, bu dönemde, savaşın başlarında yeniden büyüyen ağaçlardan neredeyse iki kat fazlasının tekrar kesildiğini tespit ettiler (11). Uzmanlar, bu tür bulguların, bir çatışmadan hemen sonra uluslar altyapıyı ve ekonomileri yeniden inşa etmeye çalışırken çevrenin korunmasını da acilen dikkate alma ihtiyacına işaret ettiğini söylüyorlar. Bunun Ukrayna için de geçerli olması muhtemeldir. Savaşın bitiminden sonra başlayacak olan kapsamlı inşaatların tümünde büyük ölçüde yereldeki kumlar, taşlar ve keresteler kullanılacak.  Bu faaliyetin çevreye daha fazla zarar vermesi muhtemeldir. 

Politikacılar, çatışma sonrası dönemi çevre korumalarını güçlendirmek için kullanabilir ve hatta korumayı barış yapma sürecine dahil ederek tartışmalı bölgeleri doğa rezervlerine dönüştürebilir. Mozambik’in Gorongosa Ulusal Parkı’nda 2000’li yıllardan beri yoğun bir iyileştirme projesi yürütülüyor. Bu kapsamda kaçak avcılığa karşı devriyeler, yaban hayatı turizminin geliştirilmesi ve yerel toplulukların ekonomik ve gıda güvenliğini iyileştirme gibi çalışmalar yapılıyor. Leoparlar ve yabani köpekler de dahil olmak üzere süper avcı hayvanlar yeniden tanıtıldı (12). Projenin danışma kurulunda yer alan Dr. Pringle, büyük otobur popülasyonlarının toparlandığını, istilacı bitki türleri üzerinde kontrolü yeniden tesis ettiğini ve Gorongosa’nın yıkıcı bir çatışmanın ardından dünyanın önde gelen ekolojik dayanıklılık modeli olduğunu söyledi.

Not: Bu yazının hazırlanmasında New York Times’da 13.04.2022 tarihinde yayınlanan “A Silent Victim: How Nature Becomes a Casualty of War” başlıklı makaleden yararlanılmıştır. https://www.nytimes.com/2022/04/13/science/war-environmental-impact-ukraine.html

Kaynaklar

 

  1. Hanson T. (2009). Warfare in Biodiversity Hotspots. Conservation Biology. 23 (3): 578-587
  2. Daskin, J., Pringle, R. (2018). Warfare and wildlife declines in Africa’s protected areas. Nature 553, 328–332. https://doi.org/10.1038/nature25194
  3. Meerschman E. et al. (2011). Geostatistical assessment of the impact of World War I on the spatial occurrence of soil heavy metals. Ambio, 40(4):417-424. doi:10.1007/s13280-010-0104-6
  4. Moller, A. P., & Mousseau, T. A. (2007). Species richness and abundance of forest birds in relation to radiation at Chernobyl. Biology letters, 3(5), 483–486. https://doi.org/10.1098/rsbl.2007.0226
  5. https://pdf.usaid.gov/pdf_docs/PA00MT6Z.pdf
  6. Diplock N, Johnston K, Mellon A, Mitchell L, Moore M, et al. (2018) Large mammal declines and the incipient loss of mammal-bird mutualisms in an African savanna ecosystem. PLOS ONE 13(8): e0202536. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0202536
  7. Stalmans ME, Massad TJ, Peel MJS, Tarnita CE, Pringle RM (2019) War-induced collapse and asymmetric recovery of large-mammal populations in Gorongosa National Park, Mozambique. PLOS ONE 14(3): e0212864. https://doi.org/10.1371/journal.pone.0212864
  8. Guyton, J.A., Pansu, J., Hutchinson, M.C. et al.(2020). Trophic rewilding revives biotic resistance to shrub invasion. Nat Ecol Evol 4, 712–724. https://doi.org/10.1038/s41559-019-1068-y
  9. Atkins J. L., et al. (2019). Cascading impacts of large-carnivore extirpation in an African ecosystem. SCIENCE. Vol 364, Issue 6436 • pp. 173-177 • DOI: 10.1126/science.aau3561
  10. Bragina, E. V., et al. (2015). Rapid declines of large mammal populations after the collapse of the Soviet Union. Conservation biology : the journal of the Society for Conservation Biology29(3), 844–853. https://doi.org/10.1111/cobi.12450
  11. Stevens, K., Campbell, L., Urquhart, G. et al.(2011). Examining complexities of forest cover change during armed conflict on Nicaragua’s Atlantic Coast. Biodivers Conserv 20, 2597–2613. https://doi.org/10.1007/s10531-011-0093-1
  12. https://www.nytimes.com/2021/01/10/science/mozambique-gorongosa-leopard.html